Dünya Sağlık Örgütü’nün paylaştığı verilere göre; çocukken olduğumuz kızamık, suçiçeği ve kabakulak gibi aşılar sayesinde artık bu hastalıklar neredeyse hiç görülmüyor. Bu aşılar sayesinde her yıl 2-3 milyon hayatın kurtarıldığı tahmin ediliyor.
Teknolojiyle birlikte tedavi yöntemleri, aşılar gibi sağlık alanında birçok şey gelişiyor. Ancak bazı aşıları her yıl ya da belli aralıklarla yeniden olmak zorundayız. Bunun nedenlerini sizler için derledik.
Bunu anlayabilmemiz için öncelikle vücudumuzun bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığını öğrenmeliyiz.
Bağışıklık sistemimiz, vücudumuzu zararlı bakteri ve virüslerden korumak için birlikte çalışan farklı türde koruyucu sistemlerden oluşur. Bu sistemler doğuştan gelen ve sonradan kazanılan bağışıklık olarak ikiye ayrılır.
Doğuştan gelen bağışıklık, adı üstünde doğuştan sahip olduğumuz bağışıklıktır. Deri gibi dış ve hücreler gibi iç savunma bölgelerinden oluşur. Doğuştan gelen bağışıklık sistemimizi acil bir durumda ilk müdahale eden ekip olarak düşünebiliriz.
Sonradan kazanılan bağışıklık ise doğuştan sahip olmadığımız ve hayatımız boyunca geliştirmemiz gereken bağışıklıktır. Bu sistem, aktif ve pasif olarak ikiye ayrılır. Aşıları ilgilendiren sistem aktif bağışıklık olduğu için pasif bağışıklığa değinmeyeceğiz.
Aktif bağışıklık, bir hastalığa maruz kaldıktan sonra vücudumuzun verdiği bağışıklık tepkisidir. Vücudumuz virüslerle savaşmak için spesifik antikorlar geliştirdiği için bu tepkiler doğal olarak meydana gelir ya da aşılar yoluyla yapay olarak da oluşturulabilir.
Doğal aktif bağışıklığımız bizi nasıl korur?
Bağışıklığımızla ilgili ilginç olan şey, ilk saldırıya uğradığı andan sonra asla unutmamasıdır. Yeni bir virüsle ilk karşılaştığında, vücudun davetsiz misafiri tanıması ve antijene özgü antikorlar üretmesi zaman alır. Bu süreç ciddi hastalıklara neden olabilir.
Ancak bağışıklık sistemi belirli bir patojenle deneyim kazandıktan sonra, vücudu bir sonraki istilaya hazır tutan hafıza koruyucu hücreler yaratır. Bu hafıza hücreleri, aynı virüsle tekrar karşılaşması durumunda çok daha hızlı ve güçlü bir şekilde bağışıklık tepkisi başlatır. Böylece hastalıktan uzun süreli korunma şansı artar.
Peki, aşılar bizi hastalıklara karşı nasıl korur?
Aşılar, yukarıda bahsettiğimiz gibi hafızayı yeniden oluşturarak çalışır. Birçok aşı bunu farklı şekillerde gerçekleştirir. Ancak en temel şekilde çoğu aşı bunu virüsü etkisiz hale getirerek ya da zayıflatarak oluşturur. Gerçek virüsle karşılaşıldığında koruma sağlaması için tıpkı savaşa girmeden önce silahları hazırlar gibi antikorları ortaya çıkaracak antijen üretir.
Yakın zamanda olduğumuz Covid-19 için kullanılan mRNA aşıları hiç virüs içermiyor. Ancak vücutta gerçek bir enfeksiyona hazırlık olarak bir antikor tepkisi oluşturmak için aynı temel amaçla çalışıyor.
Gelelim asıl konumuza. Neden bazı aşıları her yıl olmamız gerekirken diğerlerini bir kere olmamız yetiyor?
Bir aşının koruyuculuğunun ne kadar süreceği çeşitli faktörlere bağlıdır. İlk olarak, antikorlar yani savunma sistemleri sonsuza kadar çalışmaz ve bozulma hızları önemlidir. Kızamık gibi hastalıklarda bu oran nispeten yavaştır. Yani antikorlar ve aşı kaynaklı bağışıklık uzun yıllar boyunca dayanıklı kalır.
Tetanos, grip gibi bazı aşılarda ise antikorlar daha hızlı parçalanır. Zayıflayan antikorların onarılması ve daha büyük bir bağışıklık tepkisi için güçlendirici aşıların her sene ya da belli aralıklarla yapılması gerekir.
Aşının koruyuculuğunu etkileyen diğer faktör ise virüslerin sürekli mutasyona uğramasıdır.
Bir virüs “kararlıysa” çoğalması yani mutasyona uğraması o kadar yavaştır. Bu da bizlere büyük bir avantaj sağlar. Kızamık, çoğalması pek olası olmayan kararlı bir virüstür. Bu yüzden her yıl aşısını olmamıza gerek kalmaz. Bu tarz virüsler aşılama yoluyla neredeyse yok edilirler.
Grip, Covid-19, tetanos gibileri ise hızla çoğalabilen ve çokça mutasyona uğrayan virüslerdendir. Örneğin her yıl birden fazla yeni grip türü ortaya çıkıyor, bu yüzden de her yıl grip aşısı yaptırmamız gerekiyor.
Tedavisi olan hastalıklara yakalanmamak ya da yeniden hasta olmamak için aşılanmanızı tavsiye ederiz.
- Kaynaklar: Harvard Health Publishing, HealthMatch, CedarsSinai